Anayasa suçu işleniyor

tarafından
102420

Hemen her gün farklı bir gündem ile güne başlarken toplumda oluşan huzursuzluk giderek artıyor. Yaşanılan sözde açılım süreci ile ilgili ortaya çıkan gerçekler bireyler üzerinde gerilimin had safhaya ulaşmasına neden olurken, ana muhalefet partisi lideri meclis kürsüsünden aynı soruyu soruyor; neler oluyor?  

Bir yanda bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından görevlendirilen devletin resmi kurumu MİT, diğer yanda devletin terörist başı olarak kabul ettiği, yargılayıp ömür boyu hapis cezası ile cezalandırdığı Abdullah Öcalan.  Daha düne kadar bebek katili olarak tanımlanan Abdullah Öcalan’ın, bugün devletin resmi muhatabı haline getirilerek aynı masaya oturulması; AKP Hükümeti açısından büyük bir düşünsel çelişkinin varlığını ortaya koymakla birlikte, surecin güvensizliğini tescil niteliği taşımaktadır. Yakın zaman öncesinde idam tartışmasını ülke gündemine taşıyarak, Abdullah Öcalan’ı işaret eden Başbakan Tayyip Erdoğan; bugün” süreç hızla ilerliyor, engelleri bir bir aşacağız, bana güvenin, başkasının sözüne itibar etmeyin”  diyerek komik duruma düşüyor.

 Ortaya çıkan bu kadar çelişkili, çelişkili olduğu kadar da komik durumu hukuki ve siyasi açıdan değerlendirmesi için Sayın Osman Kaçmaz’la birlikteyiz.

-Osman Kaçmaz kimdir? İlk anda belki isim olarak hatırlayamayacağınız; ancak Sincan Ağır Ceza Mahkemesi, dediğimiz anda” tamam hatırladım” diyeceğiniz kişidir. Emekliye ayrılmadan önce Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında vermiş olduğu iki olumsuz kararla tanıdığımız Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, bugün hayatını serbest avukat olarak sürdürüyor.  Meslek hayatı boyunca kararlarını hukuki ve vicdani esaslara göre veren, bakmış olduğu davalarda asla taraf olmayan, vicdan ve hukuk dışında kimseyi tanımayan onurlu, onurlu olduğu kadar da yürekli bir hukukçu.  Konu ile ilgili görüşme talebimizi kabul ettiği için kendisine teşekkür ederiz.

 Metin Kala:  Sayın Osman Kaçmaz, sözde açılım süreci ile ilgili gelişen olayları hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Osman Kaçmaz: Metin Bey öncelikle sözde açılım adı altında yaşanılan rezaletleri, kamuoyuna gerçek yönüyle anlatma fırsatı verdiğiniz için, sizlere teşekkür etmek istiyorum. Atatürk’ün kurucusu olduğu Ulus Gazetesine de bu yakışır zaten; var olun. 

Öncelikle sorunun doğru tanımlanması gerektiğini düşünüyorum. Konunun terör örgütünün tanımladığı gibi “Kürt Sorunu” olarak ifade edilmesini doğru bulmuyorum. Sorunun adı; terör sorunudur, PKK sorunudur. Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, burası bin yıldır Türk yurdudur. Farklı bir etnisiteden yapay bir millet oluşturmak imkânsız olduğu gibi, boşuna çabadır.   Soruna ilişkin yürütülmekte olan süreci gerçekçi ve gerekli bulmuyorum. PKK ayrılıkçı silahlı terör örgütüdür. Asker, polis, memur, sivil demeden insanları katletmektedir.  Yarattığı terör ortamının, psiko-sosyal atmosferinden faydalanarak kendisini AKP hükümetine, dolayısıyla devlete muhatap kabul ettirmiştir. Bugün Abdullah Öcalan’ı muhatap alan siyasi irade konuyu bölgesel sorun olmaktan çıkarıp uluslararası konuma getirdiğinin farkında değildir

 Metin Kala: Siyasi iradenin Abdullah Öcalan’ı muhatap kabul ederek, mutabakat arayışına girmesi ile birlikte konunun uluslararası zemine taşınabileceğini mi söylüyorsunuz? 

 Osman Kaçmaz: Kesinlikle; siz devlet olarak “ yargılanan ve ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılan” terörist başını muhatap alır, mutabakat arayışına girerseniz, sorunun uluslararası zemine taşınmasına engel olamazsınız.

Metin Kala: Peki siyasi iradenin; yani AKP hükümetinin böyle bir hak ya da yetkisi var mı?

 Osman Kaçmaz: Hayır. Siyasi iradenin; yani AKP iktidarının böyle bir hak ya da yetkisi asla yoktur.

 Metin Kala: AKP Hükümetinin hakkı ve yetkisi olmadığı halde, yasadışı ve keyfi davrandığını mı iddia ediyorsunuz?

 Osman Kaçmaz: Evet. AKP hükümeti hakkı ve yetkisi olmadığı halde yasadışı ve keyfi görüşmelerle, yasadışı ve keyfi mutabakat arayışlarına girmektedir.

 Yasadışı terör örgütünün ve onun ömür boyu hapse mahkûm edilen liderinin siyasi irade tarafından muhatap alınması açıkça hukuka aykırıdır. AKP hükümeti bu davranışı ile anayasayı açıkça ihlal etmektedir. Anayasanın 5. maddesi devletin amaç ve görevlerini belirtirken” milletin birliğinin, bütünlüğünün korunması, kişilerin ve toplumun huzur ve refahının sağlanması” olarak tanımlar. 7. Maddesinde de bu görevi başta cumhurbaşkanı olmak üzere, bakanlar kuruluna; yani hükümete verir.  Anayasanın 5. ve 7. maddelerinde açıkça görüleceği üzere “milletin birliğinin, bütünlüğünün, korunması kişilerin ve toplumun huzur ve refahının sağlanmasından sorumlu hükümet, görevi ile taban tabana zıt amaçlar taşıyan PKK terör örgütü ve onun elebaşı ile görüşmeler yaparak mutabakat arayışına girmesi açık bir anayasa suçudur.

 Metin Kala: Gelecekte AKP hükümetini hukuksal sorunlar bekliyor diyebilir miyiz?

 Osman Kaçmaz: Bence evet.

 Metin Kala: Peki AKP neden böyle bir yol izliyor?

 Osman Kaçmaz: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi ihtiraslarının sonucu olduğunu düşünüyorum. Ayrılıkçı Kürtlere şirin görünerek  “Başkanlık” sistemine geçiş için destek alabileceğine inanıyor.

 Metin Kala: Peki sizce bu mümkün mü; yani AKP, PKK ve Öcalan ile anlaşarak başkanlık sistemine geçişi sağlayabilir mi?

 Osman Kaçmaz: Hayır bu halk, buna izin vermez.

 Metin Kala: Osman Bey AKP iktidarı öyle bir atmosfer yarattı ki; insanlar ortaya çıkan rezaletleri eleştirmekten, yaşanılan hukuksuzlukları, yasa dışılıkları dile getirmekten korkar hale geldi. Süreci ve yöntemi eleştiren herkes, süreci baltalamakla suçlanıyor. Oysa süreci eleştirenler akan kanın durmasını herkesten fazla istiyor; ancak sürecin yanlış işletildiğine inanıyor.

 Osman Kaçmaz: Haklısınız Metin Bey, size katılıyorum. Burada iş yürekli insanlara düşüyor. 

 Metin Kala: Elbette bu konuda hemfikiriz. Anlatmalı ama nasıl? Sonuçta 30 yılda kaybedilen yaklaşık 35 bin can… Sizce nasıl olmalı, bu sorun nasıl çözülür? 

 Osman Kaçmaz: Sorun “PKK terör örgütü sorunu” ise ki öyledir, terörün modern, çağdaş hukuk devletlerinde meşru bir tek yolu vardır. Bu yol, milletin büyük çoğunluğunun onayı ile oluşmuş hukuk düzeninin devlete ve onu fiilen idare eden iktidara verdiği, terörü ve teröristleri meşru yöntemle etkisiz kılma görevidir. Bunu yapmak yerine, terör örgütünün elebaşı ile pazarlığa oturmak, sorunun çözümüne katkı sağlamayacağı gibi yeni sorunlar doğurur.   Bunu halka anlatmayı başarabilmeliyiz.

Sorun, süreç ve sonucun ne olacağı konusundaki gerçekleri halka anlatabilirsek, toplum iktidarın ihanete varan yanlışlarına karşı koyabilir. Bu konuda yoğun çaba gösteren çeşitli sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları var. Bunlardan biri de “Türk Milli Merkezi “adlı düşünce platformudur.

 Metin Kala: Türk Milli Merkezi adlı düşünce platformu sanırım yeni bir oluşum. Bu konu da bilgi verir misiniz?

 Osman Kaçmaz: Türk Milli Merkezi; Türk toplumunun %70’lere varan orandaki merkezinin sahip olduğu değerleri, kültürü ve yaşam biçimini temsil eden bir kavramdır. Bu değerler arasında gelenek, görenek, örf, adet, töre gibi kültürün temelini oluşturan unsurların yanı sıra, Türk’e özgü yaşam biçiminin temelini oluşturan inanç ve milliyetçilik değerleri bulunmaktadır. Türk Milli Merkezi Platformu; toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan siyasal milli merkezin sesi ve temsilcisi olmayı hedefleyen bir harekettir.

 Milli Merkez Platformu’nun nihai hedefi; milletin huzur ve refahı, devletin birlik ve bekasını sağlamak amacında buluşacağı tüm sosyal dilimleri bünyesine almaktır.

 Metin Kala: Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu iyi analiz edebilen, sorunların farkında olarak tehlikeyi gören tüm siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları ortak hareket etmelidir, diye düşünüyorum. Ortak payda Türkiye olmalıdır. Özgür, demokratik, laik, Üniter Türkiye. Burada büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ön plana çıkıyor. “Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır”  Evet artık söz konusu “Vatandır”.

 Osman Kaçamaz: Size katılıyorum Metin Bey. Tüm ulusal güçler eylem birliği yapmalıdır. Tüm yurtseverler gücünü birleştirmelidir.   Unutmayalım dünya tarihinde emperyalist güçlere karşı ilk ulusal savaş kazanmış ulusun çocuklarıyız. Bu ulus kendisini hafife alanlara her zaman gereken dersi vermiştir. Ne AKP, ne PKK ne de başka bir güç bu ulusu bölemeyecek, parçalayamayacaktır. Girişimlerinin hesabını da bu topluma verecekleri günler yakındır…

08.07.2013

Ulus Gazetesi