“Birey ve toplum sağlığını tehdit eden konularda, konunun haklılığı ya da haksızlığını düşünmeden, gerekliliği ya da gereksizliğini tartışmadan, herhangi bir tarafı hedef göstermeden ya da övgüler düzmeden sadece ve sadece insan sağlığını korumak, insanı yaşatmak adına kamuoyu ile birlikte, ilgili devlet birimlerini uyarmak hekimlik görevidir” diyor; Türk Tabipleri Birliği. Ve ekliyor; hiç kimse bireyin ve toplumun sağlığını ve yaşam hakkını tehdit eden ya da edecek olan konularda duyarsız, tepkisiz kalmamızı beklemesin…
Türk Tabipleri Birliği, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin 24.01.2018’de “ Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı basın açıklaması yapmasının ardından cumhurbaşkanı tarafından terör sevici ve terör destekçisi olmakla suçlandı. Cumhurbaşkanının suçlamalarının hemen sonrasında ise TTB hakkında soruşturmalar başlatıldı.
Sabahın erken saatlerinde başlatılan operasyonlarda Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi başkan ve üyelerinin ev ve iş yerlerinin yanı sıra Türk Tabipleri Birliği merkez binası aranarak çeşitli belgelere el konulmasının ardından TTB Merkez Konseyi başkan ve yöneticileri gözaltına alındı.
Soruşturmaların başlamasından üç gün sonra 02.02.2018’de Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi İkinci Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve Merkez Konseyi üyeleri Dr. Şeyhmus Gökalp ile Dr. Ayfer Horasan adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Soruşturmaların altıncı gününde ( 05.02.2018’de) ise gözaltındaki TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Genel Sekreteri Dr. Sezai Berber ve Merkez Konseyi üyeleri Dr. Hande Arpat, Dr. Selma Güngör, Prof. Dr. Funda Obuz, Dr. Yaşar Ulutaş, Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve Prof. Dr. Taner Gören savcılık sorgularının ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Yargılama süreci devam edecek.
Peki, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından 24.01.2018’de yapılan basın açıklamasının nedeni, içeriği, amacı neydi? Operasyonlar ne zaman, nasıl başladı, süreç nasıl ilerliyor? Cumhurbaşkanının ithamlarına karşı Türk Tabipleri Birliği ne diyor? Sorularımızı Adana Tabip Odası Başkanı Doçent Doktor Ali İhsan Ökten yanıtlıyor.
Cevaplar öncesinde Türk Tabipleri Birliği’nin kuruluş tarihini, kuruluş amacını, faaliyet konularını, faaliyet şeklini, şube sayısını, Avrupa ve dünya tabipleri ile ilişkilerini sizler için araştırdık. Türk Tabipleri Birliği geçmişte neler yaptı, şu an neler yapıyor, gelecekte neler yapmak istiyor belirlemeye çalıştık.
Türk Tabipleri Birliği ne zaman, hangi amaçlarla kuruldu, organları nelerdir?
Türk Tabipleri Birliği 31-01-1953’de 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliği taşıyan bir oluşumdur. 83 bin üyesiyle hekimlerin yüzde seksenini temsil etmektedir. 1953 yılında İstanbul’da kurulan TTB Merkez Konseyi 1983 yılından sonra Ankara’ya taşınmış, faaliyetlerine halen bu adreste devam etmektedir.
Türkiye halkının sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti için çalışmak, meslek ahlakını en iyi şekilde korumak, Tıp eğitiminin her alanında söz söylemek, hekimlik mesleğinin çıkarını her platformda dile getirmek, mesleğin, üyelerinin maddi, manevi haklarını korumak başlıca kuruluş amaçlarıdır.
Türk Tabipleri Birliğinin Faaliyet konuları nelerdir?
Türk Tabipleri Birliği meslek disiplinini sağlamak, hasta yakınmalarını araştırmak, hekimlerin özel çalışma ücretlerini belirlemek gibi konularda çalışmaktadır.
Kaç ilde faaliyet göstermektedir?
Hekim sayısının 100’ü aştığı 65 ilde yerel örgütlenmesi vardır. Türk Tabipleri Birliği’ne üye olmak bu odalardan birine başvurmak ile olanaklıdır. Bu odaların yönetim kurulları üyeler tarafından doğrudan seçilmekte, üye sayısı ile orantılı olarak 5-7 kişilik yönetim kurulları belirlenmektedir. Yönetim Kurulu yanı sıra disiplin konuları ile ilgili Onur Kurulları, özellikle mali denetimi yapan Denetim Kurulları ve merkez organları seçen “Delegeler” yerel örgütlenmenin parçalarıdır.
İki yılda bir Haziran ayında yinelenen seçimlerle göreve gelen yerel kurullardan delegeler; yine iki yılda bir 11 kişilik Merkez Konseyi, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerini seçerler.
Türk Tabipleri Birliği’nin kaç organı vardır, organlarının görev ve yetkileri nelerdir?
Tabip Odaları, Merkez Konseyi, Yüksek Onur Kurulu, Büyük Kongre olmak üzere dört ana organı vardır
- Tabip Odalarının başlıca görev ve yetkileri
nelerdir?
- -Halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza ve geliştirmeye çalışmak,
- -Hekimlerin maddi ve manevi haklarını ve çıkarlarını korumak ve bunları halkın ve devletin çıkarları ile en iyi şekilde denkleştirmeye çalışmak,
- -Tıp etiğini korumak, geliştirmek, Tıp etiğine aykırı davranışlarda bulunan hekimleri uyarmak ve cezalandırmak, ülkenin sağlık politikaları hakkında fikir üretmek, bu görüşleri yetkilere iletmek,
- -Halk sağlığını koruyucu, geliştirici çalışmaları yürütmek ve bu konunun diğer tarafları ile işbirliği yapmak, tıp mesleğini ve halk sağlığını ilgilendiren işlerde resmi makamlardan yardım sağlamak,
Tabip Odalarının yukarıda belirtilen sorumlulukları yerine getirebilmesi için seçimle gelen organları yanında (Yönetim Kurulu, Onur Kurulu ve Büyük Kongre Delegeleri) hekimlerin gönüllü olarak görev aldıkları komisyonlar da (Halk Sağlığı, Pratisyen Hekimlik, İşçi Sağlığı, Hukuk, İnsan Hakları vb.) Tabip Odası çalışmalarına katkıda bulunmaktır.
- Merkez Konseyi’nin temel görevi nedir?
Büyük Kongre’nin belirlediği örgüt politikalarına işlerlik kazandırmak, örgüt çalışmalarının koordinasyonunu sağlamak, merkezi yayınlar çıkarmak, kurslar düzenlemek, mesleki sorunlarla ilgili olarak diğer kurumlarla görüşmeler yapmaktır. Merkez Konseyi’nin teknik çalışmaları kollar ve komisyonlar tarafından yapılmaktadır.
Türk Tabipler Birliği’ne üye olmak zorunlu mudur, aidatları nasıl belirlenir?
Türk Tabipleri Birliği’ne üyelik serbest çalışan hekimler için zorunlu olmakla birlikte, halen üyelerinin yarısı kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerdir. Üyelik aidatları Büyük Kongre’ce teklif edilir ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanır.
Türk Tabipleri Merkez Konseyi hangi adreste hizmet vermektedir?
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi i GMK Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sk. No: 2 Kat: 4, Maltepe /Ankara adresinde dokuz teknik ve bir büro elemanı ile üç hukukçu, bir mali müşavir ve bir basın danışmanı ile birlikte faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunun dışındaki tüm kol ve komisyon çalışmaları ise gönüllü hekimlerce yürütülmektedir.
Türk Tabipleri Birliği’nin üyesi ve iş birliği içinde olduğu kurumlar hangileridir?
Türk Tabipleri Birliği, ulusal düzeyde Sağlık Meslek Birlikleri Grubu’nun, (Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Veteriner Hekimler Birliği ile birlikte) kurucu üyesidir. Ayrıca, sendikalar ile de iletişim, işbirliği gerçekleştirilmektedir.
Uluslararası düzeyde üyesi olduğu kurumlar hangileridir?
Dünya Tabipler Birliği, Avrupa Tıp Eğitim Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü ile Avrupa Tabip Birliklerinin oluşturduğu Forumun üyesi olup, toplantılarına aktif üye olarak katılmaktadır. Avrupa Uzmanlar Birliği (UEMS)nin “assosiye”, Pratisyenler Birliği’nin de “gözlemci” üyesidir.
TTB’nin genel politikası nedir?
Türk Tabipleri Birliği Sağlık Bakanlığı Merkezi Etik Kurulu gibi doğrudan üyesi olduğu yerler dışında çağrılı olduğu tüm komisyonlarda hekimlik mesleği ile ilgili tutumunu dile getirmektedir. Ayrıca meslek ile ilgili olarak kamuoyu oluşturmakta, yasal çalışmalar için parlamento ve diğer kurumları bilgilendirmektedir. Sağlık Bakanlığı, SSK gibi hekimlerin yoğun çalıştığı ve sağlık politikalarının belirlendiği kurumlarla görüş alışverişi yapmaktadır. Karşılıklı görüşmelerin sonucuna ulaşmakta yetersiz olduğu durumlarda TTB “Beyaz Yürüyüş” “Görev” gibi eylemleri de gerçekleştirmektedir.
TTB Halk İçin Ne Yapar?
TTB yayınları, web sayfası, kitle iletişim araçları ile halkı bilgilendirmektedir. doktorum.dr.tr web sayfası ve dr.tr uzantılı hekimlerin olduğunu tescillediği web adresleri ile halkımızın sorularını yanıtlamaktadır. TTB merkezinde bir basın bürosu çalışmaktadır. Basın kuruluşlarına ve gazetecilere dosyalar sunmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği halk sağlığını ilgilendiren çeşitli konularda tutum belirlemekte, raporlar hazırlamakta, halkı bilinçlendirmektedir. Çernobil/radyasyon konuları, çevre duyarlılığı, temiz su kaynakları, bulaşıcı hastalıklar, sağlık reform taslakları eleştirileri, sigara bu çalışmaların örnekleridir.
TTB’nin insan hakları konusunda çalışmaları var mı, varsa nedir?
TTB insan haklarının çeşitli alanlarında (yaşama hakkı, işkence, sağlık hizmetinden yararlanabilme hakkı gibi) yoğun çalışmalar yapmaktadır. 1997 yılında bu çalışmaları nedeniyle PHR (Physicians for Human Rights)’ın İnsan Hakları ödülünü almıştır. Türkiye’de de çok sayıda ödüle değer görülmüştür. Geçtiğimiz yıllarda işkencenin önlenmesi ve açlık grevleri, mahkûm sağlığı konularında yoğun çalışmalar yürütmüştür.
Metin Kala: Kısa bir araştırma sonucunda ulaştığımız bilgilerle Türk Tabipleri Birliği’nin kuruluş tarihini, kuruluş amaçlarını, ulusal ve uluslararası ilişkide olduğu çevreleri, faaliyet konularını, faaliyet yol ve yöntemlerini belirledik. Dileyen, isteyen herkes bizlerin ulaştığı bilgilere kısa sürede ulaşabilir, Türk Tabipleri Birliği hakkında bir fikir edinebilir.
Dönelim konumuza, Adana Tabip Odası Başkanı Ali İhsan Ökten süreci bakın nasıl anlatıyor.
Metin Kala: 24.01.2018 tarihli basın açıklamanızın nedeni neydi, neden böyle bir basın açıklamasına gerek duydunuz?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Bu açıklamanın nedeni Afrin’e yapılacak olan Zeytin Dalı operasyonunun askerlerimiz ve sivil halk üzerinde yaratacağı sağlık sorunları konusunda kamuoyunun ve devletin ilgili kurumlarının uyarılması zorunluluğuydu. Uluslararası tıp değerleri açısından bu bir zorunluluktur.
Metin Kala: Basın açıklamasının içeriği neydi, hangi konulara vurgu yaptınız?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Basın metninin tamamı şöyleydi.
Biz hekimler uyarıyoruz:
Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır.
Savaşa hayır, barış hemen şimdi!
Bu açıklama tamamen savaşın olası kötülüklerinden bahseden, barışa vurgu yapan bir açıklamaydı.
Metin Kala: Peki, böyle bir basın açıklaması yaparken neyi düşündünüz, neyi amaçladınız, nasıl bir sonuç bekliyordunuz?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Aslında sadece objektif olarak metni okumak bile neyi düşündüğümüzü, neyi amaçladığımızı anlamaya yeter; ama yine de açık ve net ifade edeyim. Savaşın olası kötülüklerini kadınları, çocukları nasıl etkilediğini, insanlar üzerindeki ölümcül ve geri dönüşsüz sonuçlarını kamuoyuna ve devletin ilgililerine anlatmak, savaşın acımasız yüzünü göstermek istedik. Amacımız sadece buydu.
Bizler Büyük Önder Atatürk’ün söylemi” Yurtta barış, dünyada barış” söylemine sahip çıkarak barışa vurgu yapmayı düşündük. Aslına bakarsanız cumhurbaşkanı ile hükümet yetkilileri dışında beklediğimiz sonuca ulaştık. Hakkımızda soruşturmalar, gözaltılar başladığı andan itibaren basın bildirimize destek arttı. Savaşa hayır diyenlerin sayısı arttı. Ulusal ve uluslararası meslek kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan siyasi partilerden çok büyük destek geldi.
Metin Kala: Peki, böylesine samimi ve barışçıl olduğunu düşündüğünüz basın bildirisine cumhurbaşkanı ile hükümet yetkilileri neden bu kadar sert tepki gösterdi?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Aslına bakarsanız nedenini ben de anlayamadım. Basın bildirimiz çok açık ve net. Hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyecek nitelikte. Hiçbir suç unsuru da taşımıyor. Belki sadece Türk Tabipleri Birliği’nden barışa yönelik bir uyarı gelmesi dikkatini çekti. Belki Türk Tabipleri Birliği’nin hükümetin sağlık politikaları konusundaki izlediği muhalif çizgiydi. Belki de son günlerde şehir hastanelerinin aksayan, eksik ve yanlış uygulamalarının Türk Tabipleri Birliği tarafından çokça gündeme getirilmesiydi bilemiyorum. Nedeni ne olursa olsun terör seviciliğiyle, teröre destek olmakla suçlanmamız kamuoyu vicdanında kabul görmedi.
Metin Kala: Cumhurbaşkanının sizleri terör sevicilikle, teröre destek olmakla suçlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Cumhurbaşkanının bizleri terör sevici olarak göstermesini kesinlikle kabul etmiyoruz ve böyle bir tanımlamayı mesleğimiz adına kabul etmemiz mümkün değildir. Bizler mesleğimiz ve aldığımız eğitim gereğince yaşamı önceleyen bir meslek grubu olarak asla terör seviciliği yapmayız, insanların sağlıklı, mutlu, huzurlu yaşaması için çalışır, çaba gösteririz. Hekimlik ve terör seviciliği bir araya gelebilir mi? Terörist öldürmek için savaşır, hekim ise yaşatmak için. O yüzden bizim terör sevici olarak itham edilmemiz cumhurbaşkanı adına çok talihsiz bir açıklama olmuştur. TTB, Cumhurbaşkanının açıklaması üzerine, bu açıklamayı yapmıştır;
Türk Tabipleri Birliği’nden Kamuoyuna Açıklama
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 24 Ocak 2018 Çarşamba günü kamuoyuna bir açıklama yapmıştır.
- Açıklamayı izleyen iki gün içerisinde tarafımıza farklı tepkiler ulaşmıştır. Açıklamamızı olumlayan ve destekleyen birçok geri bildirimin yanında, metinde yer almayan ifadeler eklenerek hedef gösteren ve adeta bir linçe davetiye çıkaran söylemler ve tehditler de söz konusudur.
- TTB Merkez Konseyi gerek hekimlerin gerekse de vatandaşlarımızın tepkilerini dikkatle dinlemektedir.
- Öncelikle tekrarlanması gereken TTB Merkez Konseyi’nin açıklaması halen sınır ötesinde bulunan çocuklarımızı, onların ana, baba ve yakınlarını da gözeterek, büyük bir özenle, hiçbir insana hürmetsizlik etmeyen bir üslupla kaleme alınmıştır. Orada görevli bulunan insanlar tepki gösterenler kadar bizim de canımızdır. TTB Merkez Konseyi bu anlamda kendisi hakkında yapılan çarpıtmaları reddetmektedir.
- TTB Merkez Konseyi bu süreçte bir hekim birliği tutumu ve sorumluluğuyla görüşlerini ifade etmiştir. Savaş, çatışma, terör operasyonu ve benzeri durumlarla ilgili hekimlik değerleri ve yıllar boyunca geliştirilen tutum bildirgeleri hiçbir farklı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. TTB Merkez Konseyi’nin 24 Ocak tarihli açıklaması bütünüyle bu birikime sadık kalarak yapılmıştır.
- Yukarıdaki gerçeklere rağmen tepkilerin kimi provokatif saldırılara da meydan verecek çağrılara, hedef göstermelere dönüştüğünü üzülerek duyuyor, görüyor, yaşıyoruz. Son olarak devletin en yetkili makamlarının açıkladıkları görüşler kimileri için TTB Merkez Konseyi’nin hedef olarak algılanması tehlikesini de içermektedir.
- TTB Merkez Konseyi bu bilgiler ışığında kamu otoritesine herkesin can güvenliğini güvence altına alacağı ve hiç kimseyi dışlamadan görüşlerini ifade edebileceği bir ortamı tesis etme görevini yerine getirme sorumluluğunu hatırlatır, bu vesileyle özgür, demokratik ve barış içerisinde bir Türkiye ve dünya özlemimizi bir kez daha paylaşırız.
Metin Kala: Kamuoyunun basın açıklamanıza tepkisi ne oldu, toplum nasıl karşıladı?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Bildiğimiz gibi iki türlü kamuoyu var. Yandaş kamuoyu kraldan çok kralcı olarak TTB’nin açıklamasının üstüne linç politikası ile gitti. Duyarlı medya ve kamuoyu ise bu açıklamamızı destekledi. Çeşitli sendikalar, meslek odaları, siyasi partilerden önemli destekler aldık.
Metin Kala: Uluslararası tepkiler nasıl gelişti?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Uluslararası kurumlar tarafından barışı ve yaşamı önceleyen meslek grubu olarak bizleri destekleyen açıklamalar yapıldı. Dünya Tabipler Birliği (WMA), İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü (PHR), Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME), Avrupa Tabip Birlikleri Forumu (EFMA) ve Uluslararası İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Konseyi (IRCT) yöneticileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerinin serbest bırakılmasını talep ettiler.
Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri Federasyonu (IFFHRO), Avrupa Genç Hekimler (EJD), Avrupa Ücretli Hekimler Federasyonu (FEMS), İnsan Hakları için Hekimler örgütü (PHR), Uluslararası Af Örgütü, Dünya Psikiyatristler Birliği, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), Sağlık Sendikaları Birliği (İngiltere), Nükleer Savaşa Karşı Uluslararası Hekimler Birliği (IPPNW), Barış Andı Birliği, Alman Tabipler Birliği, Britanya Tabipler Birliği, Fransa Tabipler Birliği, Kanada Tabipler Birliği, Polonya Tabipler Birliği, Danimarka Tabipler Birliği, Norveç Tabipler Birliği, İtalya Kamu Sağlık Çalışanları Sendikası, Ulusal Tıp ve Cerrahi Hekimleri Federasyonu (İtalya), Belçika Tıp Öğrencileri Birliği, İsveç Kıdemli Hastane Hekimleri Birliği, Hollanda Tabipler Birliği, İsveç Tabipler Birliği, İzlanda Tabipler Birliği, Letonya Tabipler Birliği, İrlanda Tabipler Birliği, Finlandiya Tabipler Birliği, Güney Afrika Tabipler Birliği, Avustralya Tabipler Birliği, Uluslararası Tıp Öğrencileri Birliği, Yunanistan Genç Hekimler Birliği, Alman Psikiyatri, Psikoterapi ve Psikosomatik Birliği ve Çek Psikiyatri Derneği de açıklamalar yaparak hekimliğin evrensel değerlerine sahip çıkan TTB Merkez Konseyi yöneticilerinin gözaltına alınmalarını kınadılar ve bir an önce serbest bırakılmalarını talep ettiler.
Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi ve Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ve Komisyon Üyesi Johannes Hahn tarafından 2 Şubat 2018 tarihinde yapılan açıklamada, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmasını da içeren bir dizi son gelişmenin Türkiye’de hukukun üstünlüğü ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına zarar veren endişe verici gelişmelerin en son örneklerini oluşturduğuna, hukukun üstünlüğü ve temel özgürlükler alanında somut ve kalıcı iyileşmelerin, AB-Türkiye ilişkilerinin geleceği açısından yaşamsal niteliğini koruduğuna dikkat çekildi.
Metin Kala: Operasyonlar nasıl ve ne şekilde başladı, şu an süreç nasıl devam ediyor.
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Cumhurbaşkanının, Sağlık Bakanının, İçişleri Bakanı ve Devlet Bakanlarının ve yandaş medyanın TTB üzerindeki olumsuz açıklamaları nedeniyle 29.01.2018’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından TTB Merkez Konseyi Başkanı ve 11 yöneticisi hakkında soruşturma açılmasına karar verildi. Bu karar üzerine TTB avukatları tarafından TTB Merkez Konsey üyelerinin savcılık tarafından istenildiği takdirde ifade vermeye gelecekleri bildirilmesine rağmen 30 Ocak 2018’de saat 06.00’dan itibaren Merkez Konsey başkanı ve üyelerinin evleri ile işyerlerinde arama yapılarak gözaltına alındılar. Merkez Konseyi üyeleri farklı şehirlerde yaşadıkları için Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Van ve Diyarbakır’da eş zamanlı operasyonlar ve gözaltılar oldu. Gözaltılar sonrasında hepsi Ankara’da toplandı. 02.02 Cuma günü 3 arkadaşımız savcılığa çıkarıldı ve serbest bırakıldı. 05.02.2018’de de gözaltındaki TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, TTB Genel Sekreteri Dr. Sezai Berber ve Merkez Konseyi üyeleri Dr. Hande Arpat, Dr. Selma Güngör, Prof. Dr. Funda Obuz, Dr. Yaşar Ulutaş, Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve Prof. Dr. Taner Gören savcılık sorgularının ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Yargılamalar devam edecek.
Metin Kala: Operasyon başladığı andan itibaren TTB neler yaptı, nasıl bir tepki geliştirdi, bundan sonra ne yapacak?
Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Operasyonda Türk Tabipleri Birliği Merkezi de arandı. Bilgisayarlarına, hard disklerine el kondu. Bu olayın başlaması ile birlikte Ankara başta olmak üzere birçok yerden arkadaşımız TTB merkezine geldi. Dayanışma ile aynı gün akşam saatlerine kadar TTB merkezi yine eskisi gibi normal kurumsal işlerine devam etti. Başta Dünya Tabipler Birliği olmak üzere Avrupa ve dünyadan uluslararası birçok kurumdan destek mesajları aldık. Yurt içinde ise partilerden, demokratik kitle örgütlerinden, sivil toplum kuruluşlarından, sendikalardan, vatandaşlardan, medya ve sosyal medyadan inanılmaz destekler geldi.
Türk Tabipleri Birliği dünyada oldukça saygın bir yeri olan tıp birliğidir. Çalışmalarına bıraktığı yerden devam edecek; hiç bir baskı, korku ve sindirme çabalarına boyun eğmeyecektir. Yine barışı savunacaktır, yine yaşamı önceleyecektir.
Metin Kala: Geçmiş olsun diyoruz, yargılama sonrası beraat etmeniz en büyük dileğimiz. Umarız birileri bu kez gerçekten yanıldığını fark eder ve kamuoyuna gönül rahatlığıyla bunu açıklar. Yanıldık TTB terör sevici değilmiş ya da terör destekçisi değilmiş der. Geçmiş olsun.
6 Şubat 2018
Not: Çok beğenmeme, çok istememe rağmen yayınlayacak gazete bulamadım.