Geçtiğimiz günlerde genç bir kadınla yapılan sokak röportajı sonrasında genç kadın tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi henüz net olarak açıklanmamış olsa da cumhurbaşkanına hakaret , kişilik haklarını ihlal vs gibi nedenler olduğu konusunda hükumet kanadının beyanları var.

Doğrusunu isterseniz ben defalarca izledim ,dikkatle dinledim aşağılama ya da hakaret içeren sözcükler bulamadım. Daha çok öfke ile kızgınlıkla söylenmiş sitemkar ve isyankar cümleler var. Bunlar tek tek incelenirse ülke nüfusunun yarıya yakınının tutuklanan kadın ile ;yani Gülruba ile aynı fikirde olduğu görülür.
Ne olacak şimdi? Ülkenin yarısı tutuklanacak mı? Demokrasi , düşünce özgürlüğü , hukuk , adalet bu mu? Siyasal irade gibi düşünmeyen , cumhurbaşkanının düşüncelerine katılmayan onun kararlarını eleştiren insanlar tutuklanacak; ancak siyasi iradeye yakın düşünceye sahip insanlar, kendileri gibi düşünmeyen insanları milyonların gözü önünde yakmakla, başını kesmekle tehdit edecek ;ama onlar elini kolunu sallayarak gezecek öyle mi?
Yanlış , çok yanlış bir karar. Yargı hiç bir zaman bu kadar siyasallaşmamış, hiç bir zaman bu kadar siyasi iradenin işaretiyle hareket etmemişti. Karar hukuki değil , siyasidir. Burada yargı üzerinden topluma mesaj verilmek isteniyor. Bakın konuşursanız, düşüncelerinizi açıkça ifade ederseniz ve bu düşünceleriniz cumhurbaşkanını ve AKP siyasetini eleştirmek doğrultusunda olursa tutuklanırsınız denilmek isteniyor. Bizim gibi düşünmüyorsan sus konuşma , eleştirme itaat et denilmek isteniyor.
İşte bu halk 22 yıldır bunu yaptığı ya da çok cılız ses ile karşı çıktığı için ülke bu hale geldi. Ancak artık susmuyorlar, susmayacaklar. Belki de hayatında ilk defa karakola gitmiş genç bir kadının , Gülruba’nın cezaevinden kamuoyuna ” Korkmuyorum, düşüncelerimde bir değişiklik yok , söylediklerimin arkasındayım” mesajı göndermesi bunu gösteriyor. Geçmiş olsun Gülruba ülkenin senin gibi kadınlara ihtiyacı var.