Olacak iş değil!

tarafından
2535

Ülkede yaşanılanları birkaç cümle ile özetlersek “laik demokratik cumhuriyet tehlike altındadır.” Bağımsızlık savaşı sonrası kanla kurulan Atatürk cumhuriyeti akla hayale gelmeyecek yöntemlerle tümden yok edilmek isteniyor.

Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diploması yetkisiz kurullarca iptal edilerek , hazırlanmış bir senaryo ile tutuklanmıştır. Yine aynı şekilde birçok CHP’li belediye başkanı aynı yöntemlerle tutuklanmış görevden alınmıştır. Bütün bunlarla beraber bazı CHP’li belediye meclis üyeleri, CHP’li bürokratlar da tutuklanmıştır. CHP Genel Başkanı tehdit edilmekte , saldırıya uğramaktadır.

Ana muhalefet partisi CHP bu kadar büyük saldırılar altındayken varın halkın ne durumda olduğunu siz düşünün. İnsanlar aç, işsiz, geçinemiyor. Daha dün bir kişi boğaz köprüsünden atlayarak intihar etti. Önceki gün genç bir kadın çocuklarım aç diye bağırırken kendisini balkondan atarak yaşamına son verdi. Hatırlayın bir baba çocuklarının okul masraflarını karşılayamadığı için Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde kendisini yaktı. Bir eş karısının ” pazara alışverişe gidelim” sözüne karşılık cebinde pazar parası olmadığı için sessizce banyoya gidip pompalı tüfeği ateşleyerek yaşamına son verdi. Daha yüzlerce hatta binlerce insan geçim sıkıntısı yüzünden intihar etti.

Yargıyı zaten anlatmaya gerek yok. Her türlü suça bulaşmış kişiler dışarıda muhalif siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler hatta milletvekilleri içeride. Ve bütün bunlar yaşanırken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu laik demokratik cumhuriyete inanmış her insanın göğsünü kabartan, laik demokratik cumhuriyet düşmanlarına ise korku salan bir mücadele sergiliyorlar. CHP bu ikili ile salon siyasetini bir kenara atarak , sokaklara ; yani halka inmiş, halkla bütünleşmiş iktidara aday parti haline gelmiştir. Bunu görmeyen, görmek istemeyen kişilerin ülke sevdasını sorgularım.

Siyaset ne olursa olsun ben kazanayım, ben kazanamasam kimse kazanamasın mantığıyla değil ben kaybedeyim ülke kazansın, ben kaybedeyim benim değerlerim , benim inançlarım, benim ideolojim, benim partim kazansın mantığıyla yapılmalıdır. Aksi halde yapılacak olan siyaset hırs, hamaset, ihtiras ve çıkar amaçlı yapılan siyaset olmaktan öte gidemez. Kaybedenler unutulur ama kaybettirenler unutulmaz. Kara leke çalındı mı bir daha silinmez.