Sayın Başbakan, AKP’li bakan ve vekiller hemen her fırsatta başta genelkurmay başkanlığı olmak üzere, devletin kurumlarını hedef göstererek “personelin özel hayatını fişlemişler, böyle bir uygulama insan haklarına aykırıdır, bizler buna izin vermeyeceğiz, bu yapılanların hesabını soracağız “ diyordu (!) Oysa şimdi bizzat adalet bakanı tarafından, hâkim ve savcıların fişlendiği açıklanıyor. Ve sayın bakan bu uygulamanın yasaya aykırı olmadığını iddia ediyor. Hem de hiçbir rahatsızlık duymadan…
Fişlemenin içeriği ile ilgili; hâkim ve savcı adayları hakkında adaylık döneminde kumara ve içkiye düşkün olup olmadığı ile giyiminin hâkimlik onuru ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususlarında staj yaptıkları yerlerdeki amirleri olan hâkim ve savcılardan görüşlerinin alınmasıdır, açıklamasını yapan sayın bakan bu fişlemenin HSYK’ya sunulduğunu belirtiyor.
Yani; mesleğe kabul edilip edilmeyeceğinin görüşüldüğü HSYK’da, mesleğe aday kişilerin yiyip içtikleri, giyip gezdikleri mesleğe alınması konusunda referans olacak… Sayın bakan sonrasında devam etmiş, bu nedenlerden dolayı şimdiye kadar kimsenin mesleğe alınması engellenmedi…
İyi de bundan sonrası ne olacak? Bundan sonra şu aday içki içiyor, bu aday yılbaşında tombala oynadı (buda kumardır). Bu bayan aday kuaförde görüldü, düğünde oynadı, erkek arkadaşlarıyla lokantada yemek yedi ahlak anlayışımıza uymaz, derse ne olacak? Hangi giyim tarzı, hangi içki, meslek onuruyla bağdaşır buna kim karar verecek?
Hukuku ve yasaları korumak ve uygulamakla görevli bu kişilerin, adayların ne yediği, ne içtiği, ne giydiği konusunda meslek onuruna yakışıp yakışmadığı hakkında karar vermek hadlerine mi düşmüş? Yeme içme konusunda bir yasa var da bizim haberimiz mi yok? Giyim konusu zaten kılık kıyafet yönetmelikleriyle belirlenmiyor mu? Yasalar ile belirli değil mi? Yasaların dışında yasa, hukuk dışında hukuk mu yaratılmaya çalışılıyor?
Türban konusunda “insanların kılık kıyafeti ile uğraşmak çağ dışıdır” diyen milletvekili, bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanının sesi neden çıkmıyor? İnsan hakları bu ülkede türban ile mi sınırlı… Ya da insan haklarını temsil eden belirli bir mantık ve belirli bir inanış mı var?
Bu uygulamanın neresi çağdaş demokratik hukuk devleti ilkesi ile bağdaşır? Neresi insan haklarına uygundur? Yapılan yasa dışı fişlemeleri, yasalara uygunmuş gibi açıklamaya çalışmak sadece söylenilen ile yapılanların çelişkisini ortaya koymaktır. Bu halk bu kadar da anlayışsız ve duyarsız değildir. Emin olun sessizce izliyor gelişmeleri. Konuşma sırası geldiğinde hep birlikte duyacağız sesini. O günler yakın…
Ulus Gazetesi 10.1.2011
