Son dönemlerde CHP içerisinde gerçekleşen olayları anlayabilmek için toplumun ve örgütün genel yapısını çok iyi analiz etmek gerekiyor.
Parti içinde yaşanılan bir takım değişikliklerin bilinçli ve planlı olmaksızın, âdeta örgütün savunma refleksi ile gerçekleştiğini görüyoruz. Hiç hesapta olmayan genel başkan değişikliği, PM değişikliği ve MYK şekillenmesi gibi. Hiç kimse son dönemde gerçekleşen olaylar için, planlanmış süreç olduğu iddiasında bulunamaz.
Deniz Baykal ile hızlı bir yükseliş yakalayan CHP’nin önünü kesmek için ortaya atılan kaset komplosu, Deniz Baykal’ın istifası ile sonuçsuz kaldı. Yeni Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile CHP’nin başarısız olacağını düşünen bazı çevreler Kılıçdaroğlu’na yakınmış gibi davranırken partinin bölüneceği, parçalanacağı düşüncesini yaymaya çalıştı. Ancak istedikleri olmadı.
Kaset olayı ile istediği sonucu alamayan çevreler, CHP’nin önünü kesmek için yeni arayışlar içerisinde iken CHP’nin yaptığı MYK değişikliklerine can simidi gibi sarılarak yeniden aynı senaryoları üretmeye başladılar. CHP bölündü, parçalandı, yok olacak gibi söylemler manşetlere taşındı. Parti içinde ve kamuoyunda kafalar karıştı, CHP’yi umut olarak görmeye başlayan kitlelerin morali bozuldu. Ancak korkulan olmadı. Cılız birkaç tepkiden sonra her şey yoluna girdi. Son bir yıl içerisinde CHP’de gerçekleşen değişikliklerin ortaya çıkardığı somut olgu şudur; bir takım güçler CHP’nin güçlenmesinden rahatsız olmaktadır. Ve bu duruma kendilerince çareler aramakta, müdahalelerde bulunmaktadırlar…
CHP üzerinde oynanan oyunlara baktıkça, uygulanan yöntem ile uygulayıcılarının hiçte yabancı olmadığını görürüz… Yaşanılan bu süreçte birde AKP’nin yaptıklarına bakalım. Apar-topar gerçekleşen anayasa değişikliği sonucu, anayasa mahkemesi ve HSYK’ın istenildiği gibi şekillendirilmesi, Sayıştay Kanununda değişiklik, Milli Eğitim Programında değişiklik, SSK ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, NATO Füze Savunma Projesine hazırlık, PKK ile gizli (aleni) pazarlıklar, memura komik zam vs. Uzayıp gidiyor.
Şimdi başa dönelim, CHP’de kaset olayının ortaya atılması, MYK değişiklikleri ve bunun sonucunda CHP bitti, parçalandı yok oldu iddiaları kimlerin işine yarıyor? CHP’de parti içinde yaşanılan en küçük olayın yandaş basın manşetlerinden inmemesinin, başbakanın dilinden düşmemesinin nedeni ne, bunu tespit etmek gerekiyor. Kamuoyu bunu gözden kaçırmamalı. Özellikle de aydın, çağdaş, demokrat insanlar bu durumu daha iyi tespit edebilmelidir. Demokrasinin olmazsa olmazı, değişim ve yenilenmedir. CHP’de gerçekleşen her yenilik, her değişim sonrası malum çevrelerce ortaya atılan “çizgisinden saptı” iddiaları komiktir. Daha komik olanda bu iddiaları, kendilerine Kemalist, devrimci, demokrat sıfatı yakıştıran bazı kişi ve çevrelerin atmış olmasıdır.
CHP Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu olan partidir. CHP’nin çizgisini değiştirmeye ne genel başkan ne de genel sekretin gücü yetmez. CHP’deki yaşanılan değişimleri ideoloji ve ilke yoksunu lider partilerinin anlamasını beklemiyorum ama gerçek devrimcilerin, demokratların, Kemalistlerin anlaması, bilmesi gereken bir şey var, politika kişilerle değil, ideolojilerle, ilkelerle, örgütle yapılır. Aydınlık bir Türkiye için kaybedecek bir dakika dahi yoktur. Yapılacak tek şey örgüte sahip çıkarak, seçim çalışmalarını hızlandırmak, gerçek karar mekanizması olan halka gerçekleri anlatmaktır. Örgütlü mücadele ile kazanılmayacak zafer yoktur…
Ulus Gazetesi 15.11.2010
