Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç diyor ki; tahliye olanlar kabadayılık yapmasın, özgür olmanın tadını çıkarsın, tutuklu arkadaşlarının da tahliye olması için dua etsinler. Çok konuşanlara tekrar içeri buyurun denildiğinde seslerini kesiyorlar…
Bülent Arınç’ın bu sözler ile hedef aldığı kişi, kamuoyunda Ergenekon adıyla bilinen davada savunması dahi alınmadan 22 aydır tutuklu bulunan ve nihayet 88. duruşmasında tahliyesine karar verilen Türk Metal İş Sendikası eski başkanı Mustafa Özbek’tir. Nedeni de, Mustafa Özbek’in tahliye olduktan sonra tutukluluk nedenlerinin haksız ve hukuk dışı olduğunu kamuoyu ile paylaşmasıdır.
Savunması dahi alınmadan tutuklu geçen 22 aylık sürenin ardından gelen özgürlük sonrası oluşan isyandan daha doğal hiçbir şey olamaz. Böyle bir serzenişin muhatabı devlet bakanı ve başbakan yardımcısı ise, asla olamaz… Bülent Arınç bu çıkışı ile taraf olmuştur. Ve sözleriyle Mustafa Özbek’i açıkça tehdit etmiştir. Aslında burada tehdit edilen Mustafa Özbek şahsında tüm Ergenekon sanıklarıdır.
Burada düşünülmesi gereken şey devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olan bir kişi herhangi bir davanın sanığını ya da sanıklarını tehdit edebilir mi? Tehdit ederse ne olur? Çağdaş, demokratik hukuk devletlerinde böyle bir tehdidin sonu istifadır.
Ancak ülkemizde bu tür bir davranışın gelişeceğini sanmıyorum… Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın tehdit dolu açıklamalarından sonra bağımsız yargı yine yara almıştır. Kamuoyunda Ergenekon ve benzeri davaların geleceği ile ilgili endişeler artmıştır. AKP hükümeti kamuoyunun bu konudaki endişelerini dikkate almak zorunda olduğu gibi bu endişeleri giderecek adımlar atmak zorundadır. Yargısına güvenmeyen bir toplumun huzuru, güveni ve güvenliği sağlanamaz. Huzuru, güveni, güvenliği sağlanmayan bir toplumun iktidarı da güvende olamaz.
Ulus Gazetesi 18.10.2010
