
Son günlerde sıkça duyduğumuz sözler var; yönetimlerde adil olacağız, liyakate önem vereceğiz, partici bir yönetim ya da hizmet anlayışımız olmayacak. Her zaman herkese eşit mesafede olacağız, her zaman her kesime eşit hizmet götüreceğiz.
Seçimlerden önce ve sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da dâhil olmak üzere Cumhuriyet Halk Partili belediye başkan adaylarından bolca duyduk bu sözleri. Bu sözler kulağa hoş geliyor. Özellikle de siyasetin dışında olan kişi ya da kurumların kulağına.
Peki, bu söylemler ne kadar doğru ya da ne kadarı kabul edilebilir? Örneğin yönetimlerde adil olacağız söylemi. İlk bakışta bu söyleme katılmamak mümkün değil gibi görülüyor; ama biraz üzerinde düşünüldüğünde hemen bir çekince ortaya çıkıyor. Neye, kime, hangi anlayışa göre yönetimlerde adil olunacak? Bu konu üzerinde biraz düşünelim daha sonra tekrar değerlendirelim.
Başka bir örnek; liyakate önem vereceğiz. Hemen “ Liyakat “ kelimesinin sözlük anlamına bir bakalım. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu olarak” açıklanmış. Bu konu üzerinde de biraz düşünelim daha sonra tekrar değerlendirelim.
Devam edelim; Partici yönetim ya da hizmet anlayışımız olmayacak. Her zaman, herkese eşit mesafede olacağız, her zaman her kesime eşit hizmet götüreceğiz.
Şimdi burada duralım “Partici yönetim ya da partici hizmet anlayışımız olmayacak, her zaman her kesime eşit hizmet götüreceğiz “ bu sözlere itiraz etmek zor; ama “Her zaman herkese eşit mesafede olacağız” bu söz kabul edilemez gibi görülüyor. İsterseniz değerlendirmeye bu söylemden başlayalım.
Şimdi, size söven, hakaret eden, seçim kaybettirmek için elinden geleni yapan siyasi iktidar korumasındaki bir insanla; en zor şartlar altında partisinden vazgeçmemiş, partisine ve partisinin adayına sahip çıkarak her seçim döneminde gece gündüz çalışmış ve seçim kazanmış bir parti emekçisi bir olabilir mi? Bu konu çok tartışılır…
Başa dönelim “Yönetimlerde adil olacağız.” Bu söylem de üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir konu. Neden mi? Neye, kime, hangi anlayışa göre adil olunacak? Yönetimlerde adil olmanın ölçüsü ne? Unutmamak gerekir ki eşit olmak, eşit davranmak her zaman adil olmak, adil davranmak değildir. Bazen adil olmak için eşitliğin bozulması gerekir. Örneğin pozitif ayrımcılığa ihtiyacı olan kişi ya da grupları düşünün, burada eşitlik dengesinin bozulması gerekmez mi? Ya da bir belediye çalışanını düşünün. Sadece belediye başkanının siyasi görüşünden değil diye ya da yalakası değil diye ( gerçi böyle birini çalıştırmadılar ama…) her tür donanıma, birikime ve eğitime sahip bir çalışan en sıradan, en berbat işlerde çalıştırılırken bu durumun tam tersi sadece belediye başkanıyla aynı partili olduğu için ya da iyi anlaştığı için veya tam bir yalaka olduğu için hiçbir birikim, hiçbir donanım, hiçbir eğitimi olmadığı halde önemli görevler verilmişse burada da adil olmak için eşitliğin bozulması gerekmez mi? Seçimi kazanan belediye başkanının her iki çalışana da adil ve eşit davranması mümkün olabilir mi? Böyle bir durumda da adil olmak için eşitliğin bozulması gerekir gibi görülüyor.
Geldik son günlerde en çok duyduğumuz “ Liyakat” konusuna ”liyakate önem vereceğiz “ söylemine. Anlam olarak doğru ve yerinde bir söz; ancak siyasette ne kadar doğru orası tartışılır. Hemen örnekleyelim. Seçim kaybetmiş üst düzey yöneticiler liyakatli olabilir mi? Olamaz gibi görülüyorlar; çünkü Liyakatli olsalar seçimleri kaybetmezlerdi. Onların aynı görevlerine devam etmesi bir anlamda liyakatsiz yöneticileri ödüllendirmek anlamına gelmez mi? Üstelik belediyeler siyasi kurumlardır. Seçimden önce karşı partinin adayını desteklemiş üst düzey yöneticiler “Seçim kaybedilmişse” etik olarak istifa etmesi gerekir. İstifa etmeyip görevine devam etmek isterse ve yeni seçim kazanan belediye başkanı da buna izin verirse ortaya tartışmalı bir durum çıkar. Birinci tartışma konusu “Üst düzey yönetici desteklediği önceki dönem belediye başkanını harcamış olmaz mı? İkincisi önceki dönem birlikte çalıştığı belediye başkanını harcayan üst düzey yönetici yeni seçilen belediye başkanını harcar mı, harcamaz mı? Bir başka soru da “ Seçim kazanan partinin, seçim kaybetmiş yöneticileri kadar liyakatli insanları yok mu (?) sorusudur.
Görüldüğü gibi ilk bakışta kulağa hoş gelen söylemler biraz üzerinde düşünüldüğünde insanda tedirginlik yaratıyor; çünkü söylemin doğru olabilmesi uygulamada akılcı ve doğru olmasına bağlı. Her şeyi doğru anlayıp, doğru uygulamak lazım…